23 Nisan 2011

Sevil Atasoy'dan gerçek 'suç' öyküleri

Kanıt'ın setinde
Prof. Dr. Sevil Atasoy, Labirent, Bu Ayak İzi Senin Dr. Watson, Karanlığa Yolculuk adlı gerçek suç öykülerini kaleme aldığı kitaplarına bir yenisini daha ekledi: Her Çikolata Yenmez!

Röportaj: MAHİR BORA KAYIHAN

Dünyaca ünlü suçbilim uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, şu sıralar 'Kanıt' adlı televizyon dizisi ve gerçek suç öykülerini okurla buluşturduğu yeni kitabı 'Her Çikolata Yenmez' ile gündemde. Kitaplarının yanı sıra
TV programları ve gazete yazılarıyla da insanları adli bilim konusunda bilgilendirmeye çalışan Atasoy, haklı olarak yazdıklarının 'suçla mücadele eden mesleklere ilgiyi arttırdığını' düşünüyor. Atasoy'la yeni kitabını, meslek aşkını ve başarılarını konuştuk...

Kitaplarınıza bir yenisini daha eklediniz: Her Çikolata Yenmez...
Dostlarım ve yayınevim, artık bir polisiye roman yazmam gerektiğine inanıyorlar. Ben ise hala - daha önce üç kez olduğu gibi - gerçek suç öykülerini ve adli bilimlerin değişik alanlarındaki denemelerimi okurlarımla paylaşarak, ömrümün tam yarısını verdiğim bu gizemli dünyayı tanıtmakta ısrar ediyorum. 'Her Çikolata Yenmez ve Başka Tatsız Şeyler' böylesi bir gayretin son ürünü.

Peki bu isteği cevaplamayı düşünüyor musunuz? Nitekim kitaplarınız polisiye roman tadında...
Teşekkür ederim. Evet düşünüyorum, ama roman değil, ancak uzun öyküler yazacak sabrım var.

Her Çikolata Yenmez'in içeriğini hazırlarken en çok hangi suçları ibret kıstasınıza alıyorsunuz?
Aslında ‘ibret kıstasım’ suçların niteliğinden ziyade, suçların aydınlatılmasında kullanılan delillerin niteliği. Bir kepek tanesinin bile ne denli önemli olduğunun altını çiziyorum.

Peki, gerçek suç öykülerini sadece okuyanı o suçtan korumak için mi, yoksa alttan alta o suçu işlemeye müsait olanları da frenlemek için mi bu kadar detaylı anlatıyorsunuz?
Yazma amacımın başında, dünyanın dört bir yanındaki olay yeri inceleme birimlerinde ve kriminal laboratuvarlarda çalışan adsız kahramanların bilim ve teknolojiyi kullanarak suçu nasıl aydınlattıklarını, suçluyu, suçsuzdan nasıl ayırdıklarını aktarmak geliyor. Bir diğeri teknolojinin, olanakların, insan gücünün en yüksek düzeyde olduğu ülkelerde suçun kimi zaman neden aydınlatılamadığını, suçluların kimi zaman neden yakalanamadığını ya da masumiyetin neden kanıtlanamadığını paylaşmak. Hatta, gözbebeğimiz, umut bağladığımız 'adli bilimlerin' kimi zaman nasıl 'junk science' yani 'çöp bilim'e dönüştüğünü göstermek.